Bir kıvılcım yeter mi? Cevap basit: Yetiyor. Ama önce karanlığın kabul edilmesi gerek. 1fikir1akdeniz’in perde arkası, tam da bu karanlıkta parlayan ilk ışığı taşıyor. Parlak fikirler gökten inmedi. Spotlar hazır değildi. Sahne boştu. Sesler kısık, yürekler yorgundu. Ama içlerinden biri, “Bir şey değişmeli,” dedi. O tek cümle kıvılcımı çaktı. Ve bu kıvılcım, önce etrafını, sonra bir şehri, sonra bir bölgeyi aydınlatmaya başladı. Bir kıvılcım yeter mi? Yetti. Çünkü orada bekleyen binlerce fikir vardı. Amaçlarını kaybetmiş gençlerin yüreğinde, sistemden dışlanmış mahallelerin duvarlarında, unutulmuş okul kantinlerinde… Sessiz bir patlama gibi büyüdü. Herkes ne olduğunu tam anlayamadan, bir fikir hareketi filizlendi. Adana’nın ortasında bir merkez kuruldu: adanmışlıktan doğan bir merkez. Burası, sadece yarışma değil, düşünmeye cesaret edenlerin bir araya geldiği yerdi.
Bir kıvılcım yeter mi? sorusu, artık bir meydan okuma değil. Bir kanıt. Çünkü kıvılcım tutuşturdu. Gençler konuştu. Kentler bağlandı. Kurumlar hareketlendi. Sahne arkasında hiçbir şey rastlantı değildi. Hepsi, karanlıkta yol bulmaya çalışan insanların ortak mücadelesiydi.
kıvılcım, karanlık, cesaret, sahne, adana
Sahne Arkası Sessizlikle Başlar
Sahneye çıkan her fikir, arkasında suskun bir hikâye taşır. 1fikir1akdeniz’in perde arkası da bu sessizliklerle örülüydü. Kimse en başta alkış beklemiyordu. Çünkü kimseye alkışlanacak alan bırakılmamıştı. Üniversite kulüplerinde susturulmuş fikirler, destek bulamamış projeler, görmezden gelinmiş hayaller… Bu sessizlik, yılların birikimiyle öfkeye, öfkeyle harekete dönüştü.
Sessizliği kıranlar gençlerdi. Lakin sadece gençler değil. Onları dinleyen, anlayan, yanında duran mentorlar, STK temsilcileri, yerel yöneticiler… Bu destek ağı bir günde kurulmadı. Her biri kendi geçmişinde aynı yalnızlığı yaşamış, şimdi bu yalnızlığı paylaşmayı seçmiş kişilerdi. Sessizliği anlamayanlar, hareketi anlayamaz. 1fikir1akdeniz’in sahne arkası bu yüzden değerlidir.
Bir ses geldiğinde, onu duyan biri varsa yankı olur. Burada yankı oldu. Her şehirden bir başka frekansta ama aynı hissiyatla fikirler yükseldi. İlk başta cılızdı belki. Fakat yankı büyüdü.
sessizlik, yankı, mentor, destek ağı, şehir
Görünmeyeni Örgütlemek
Kamera arkası genellikle karmaşadır. Herkesin bildiği ama konuşmadığı ayrıntılarla doludur. 1fikir1akdeniz’de de perde arkası, görkemli sahnelerin zıttıydı. Organizasyonel yorgunluklar, teknik arızalar, maddi eksiklikler, zamanla yarış. Lakin bu karmaşada görünmeyeni örgütlemek gerekiyordu. Çünkü sistemsizlik içinde düzen yaratmak, asıl liderliğin işaretidir.
Adana’da, o kısıtlı imkânlarla kurulan sistem; diğer şehirlerde dalga dalga yayılan mentor havuzu, jüri süreçleri, başvuru sistematiği… Bunların hepsi görünmeyen emekle kuruldu. Her şey tastamam değildi. Olması da gerekmezdi. Hata payı vardı. Ama sorumluluk hissi daha büyüktü.
Görünmeyeni örgütleyen ekip, aynı zamanda gençleri birbirine bağlayan köprüydü. Bu ekip, kulislerin gerçek kahramanıydı. Belki isimleri afişte yoktu. 1fikir1akdeniz işte bu yüzden sıradan bir platform değil. Yaşayan, soluyan bir topluluk.
örgüt, ekip, emek, sistem, sahne arkası
Kıvılcım Ateşe Dönüştü
Kıvılcım yanmaya başladı mı, artık hiçbir şey eskisi gibi kalmaz. Bugünü açıklamak için değil… Ama yarına cesaret vermek için anlatılmalı. Çünkü hâlâ karanlıkta bekleyen fikirler var. Hâlâ sahneye çıkmayı bekleyen gençler, hâlâ sahne kurmak isteyen şehirler var. Bu kıvılcım yetti ama devamı için ateşi korumak şart.
Artık mesele “başlatmak” değil. Mesele, bu platformu bir alışkanlığa, bir kültüre dönüştürmek. Her yıl değil… Her hafta gelişecek bir yapı kurmak. Gençler yalnız olmadığını hissettiğinde; kurumlar çözümün parçası olduğunda, o zaman kıvılcım değil, yangın olur bu hareket. Yakar ama yakarak iyileştirir.
1fikir1akdeniz’in perde arkası, aslında asıl hikâyedir. Çünkü sahne, sadece sonucu gösterir. Gerçekse kuliste büyür. Herkes sahneye çıkamaz.
Ama herkes bir kıvılcım…